Savaş sonrasında İngiltere'de sinema önemli bir gelişme gösterdi. Yönetmen Carol Reed, bir roman uyarlaması olan Ölümden Kuvvetli ve konusu savaş sonrasında Viyana'da geçen Üçüncü Adam adlı filmleriyle dikkat çekti. David Lean, İngiliz yazar Charles Dickens'tan 1946'da Büyük Umutlar'ı ve 1948'de de Oliver Twist'i sinemaya uyarladı. Ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu Laurence Olivier, William Shakespaere'den uyarlanan Henry V ve Hamlet filmleriyle büyük başarı kazandı. Aynı dönemde adını duyuran bir başka oyuncu da Taçlar ve Kalpler ve Altın Hırsızları gibi komedi filmlerinde olağanüstü oyunculuk yeteneğini gösteren Sir Alec Guinness'di. Bu filmlerin senaryoları büyük ölçüde klasik edebiyat yapıtlarına dayanıyordu.
1950'lerin sonlarında ve 1960'larda Fransız Yeni Dalga filmlerinin etkisiyle İngiltere'de, çalışan insanların günlük yaşamlarını konu alan gerçekçi filmler yaygınlık kazandı. Tony Richardson'ın Öfke, Jack Clayton'ın Tepedeki Oda ve Karel Reisz'ın Cumartesi Gecesi ve Pazar Sabahı adlı filmleri uluslar arası düzeyde ün kazandı. Sean Connery'nin James Bond tipini canlandırdığı ünlü casus filmleri de aynı dönemde yapıldı.
İngiltere 1960'larda Avrupa sinema sanayisinin merkezi durumuna geldi. O dönemde art arda birbirinden güzel filmler çekildi. Tony Richardson'ın romanından uyarladığı Tom Jones, John Schlesinger'ın Thomas Hardy'nin romanından uyarladığı Bir Aşk Yetmez ile Gece Yarısı Kovboyu ve Lindsay Anderson'ın Eğer adlı filmleri dönemin unutulmaz yapıtları arasındaydı. Ne var ki, bir süre sonra İngiliz ekonomisinde baş gösteren durgunluk birçok yönetmenin, başta ABD olmak üzere öteki ülkelere göç etmesine yol açtı.
1930 larda büyük atılım yapmış özellikle belgesel sinema ile kendini kanıtlamış ama popüler ve gişe filmleri yapmak için avrupa nın diğer ülkelerinden sinemacılar oyuncular , teknisyenler getirmiş büyük paralar yatırmıştır ve gereçkten de bir döneme damga vurmuş gişe filmleri yapılmıştır . lakin taşıma suyla değirmen dönmeyeceği gibi burda da işler iyi gitmedi ve büyük bir durgunluk... artık yerini italyan yenigerçekçilik akımı ile 50 lerde fransız sinemasına bırakmıştır. ve deneysel film konusunda pek girişimler yapılmamıştır
Alfret Hitchcock
İngiliz Film Yönetmeni ve Yapımcısı. Genellikle Gerilim, Cinayet filmleri yapmıştır. 70’e yakın filmi bulunan Yönetmen, türünde, Cinayet ve Gerilim dalında 1 numara olmuş, hatta sınırları zorlayarak, gelmiş geçmiş en iyi Yönetmenlerden biri olarak sayılmıştır, hala da sayılmaktadır. Dünya sinema tarihi, hep onu tartışmış, ondan daha iyileri olduğunu söylemişlerdir. Onun kadar iyi olanlarda olmuştur ama o en iyisidir. Yapmış olduğu filmlerde ki titizlik, ilk olarak kağıt üzeri senaryoda başlıyordu. Hitchcock, senaryoları oyunculara vermez, sete geldiklerinde, onlara bire bir anlatmayı tercih ederdi. Çekim esnasında çok disiplinli ve titiz olan Hitchcock, oyunculuğa çok önem veriyordu. Bu yüzden, tüm çalıştığı oyuncularda ondan memnun kalmış, filmlerde tam performans sergilemişlerdir. Hayatı boyunca, ölümüne kadar filmler sığdırmış, her filmi İnsanlar tarafından sevilip, sinema tarihine damgasını vurmuştur. Vertigo ( Yükseklik Korkusu ), North By Northwest ( Gizli Teşkilat ), Psycho ( Sapık ) Birds ( Kuşlar ) bunlardan yalnızca bir kaçıdır. Hitchcock, 1926’ larda çekmeye başladığı filmlerini 30’ların sonuna kadar İngilterede gerçekleştirdi. Daha sonra, o da, diğer yönetmenler gibi Hollywood’un tadını tatmak isteyecek, ve 40’lara gelindiğinde Amerika’da filmler çekmeye başlayacaktı. İlk yaptığı filmler, fazla ses getirmemiştir. Onun ısınma turları attığı filmlerdir. Tür olarak, hep bir gizem, cinayet, katil, bir şeyleri arama, araştırma, gizemli kılma, kaybolma, kimi korkular filmlerinin ana temalarıdır. İlk etapta, klasik bir cinayet – gerilim filmi görülmesine karşın, aslında hepsinde Psikolojik konular ele alınır. İnsan psikolojisinin korkuları ve dürtüleri, derin bir şekilde işlenir. Örnek alacak olursak, Vertigo. Baş dönme korkusunun, insan üzerindeki yaratacağı sonuçları, açık bir şekilde anlatmaktadır. Ama görünürde, Güzel bir gizemli, esrarlı film gibi görünür. Oysa tüm filmlerinde, İnsan hayatının gizemlerini, bulgularını ortaya çıkarmıştır. Hitchcock filmlerinde, diyaloglar ağır basar. Diyaloglar okadar fazladır ki, kimi zaman sizleri sıkıyor gibi gelir, oysaki okadar şey anlatıyordur ki, bütün cinayetlerin çözümleri, ip uçları, o diyalogların içindedir, ama öyle güzel ve kapalı işler ki, bizlerde filmin sonuna kadar, ne olacak diye bekleriz. Katil kim deyip, akıl oyunları oynarken, sağ gösterip, sol vurur. Kimi zaman, başından katili belli eder ve başka türlü gizemler katarak, olayı soğutur. Kadraj hakimiyeti ve bilgisi, çok yüksektir. Kamera hiç oynamaz, sarsılmaz. Hareketli görüntüler, sabit görüntülere oranla çok azdır. Çok yakın planları sevmez. Genellikle Genel, Uzak, Bel Planları sever. Müzikleri, yaptığı ve işlediği konu itibariyle, hep filmlerine uygundur. İnsanı geren, gizemli, sert ve korku dolu, klasik müzikler yapmıştır. Genellikle, çoğu filminde ünlü Besteci Bernard Hermann’la çalışmıştır. Bernard Hermann’da müzikte Oscar sahibi olmuştur. Hitchcock’un ise, hemen hemen tüm filmleri ödül almıştır. Her filmi Oscar almamıştır ama ödüllerle doludur.Ödül almadığı filmi çok az, bilinmeyen filmleridir ki, onlarda İngiltere içinde ödüller almışlardır. Arka Pencere Filmi 5 Oscar almıştır. North By Northwest’de öyledir. Vertigo da Oscar almıştır. Birds, Pscyho, To Catch A Thief ve daha fazlaları Oscar ödülüne layık görülmüşlerdir. Görüntü Yönetmenlerinde ise, genellikle, görüntü anlayışı sağlam, sabit çekime odaklanmış ve ustalaşmış Görüntü Yönetmenleriyle çalışmıştı. Bu da, kimi takip görüntülerde, kameramanların, görüntüyü titretmesini ortaya çıkarmıştır. Mesela, Rope ( İp ) filmi, 1948 senesinde çekilirken, başrol oyuncunun kapıyı açma sahnesi vardır ki, Adamla birlikte kamerada kapıya kadar gider. Adeta hoplar gibi bir aşağı, bir yukarı kamera hareketleri, gözü oldukça rahatsız eder. Bu da, çalıştığı görüntü yönetmenlerinin hareketli görüntü yönetmenler olmayışından kaynaklanır. Fix ( sabit ) çekimleri çok çok iyidir ama hareketliler için aynısını söyleyemem. Çalıştığı oyuncular, hep ünlü oyunculardır. İşlerinde, en iyileriyle, en profesyonelleriyle çalışmıştır. Ünlü olmayanları, ünlü yapmıştır. Her filmi üne kavuşmuştur. Filmlerinde hep bir sürpriz vardır. Genellikle, iyi, varlıklı, ve düzgün yerleri filmlerinde yansıtmıştır. En büyük özelliği ise, hemen hemen her filminde, 5 saniyeyi geçmemek suretiyle kendini gösterir. Topaz ( 1966) filminde, hastanedeki tekerlekli sandalyede oturan ve sonra yürümeye başlayan da odur. Bunun gibi, kısa aralarda gözükür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder