25 Haziran 2011 Cumartesi

Diğer Ülkeler

İspanya ve Yunanistan
   Film sanayisinin güçlü olmadığı İspanya'da Luis Bunuel yaratıcı kişiliğiyle sinemada Gerçeküstücülük Akımı'nın ilk örneğini verdi. 1950'lerde yerleştiği Meksika'da film yapımcılığını sürdürdü ve Meksika sinemasını etkiledi. Madrid'deki Sinema Araştırmaları ve Deneyleri Enstitüsü'nü bitiren Carlos Saura Av ve Kanlı Düğün gibi filmleriyle dikkati çekti.
Yunanlı yönetmen Theo Angelopulos Kampanya Avcılar Kitera'ya Yolculuk Arıcı ve Puslu Manzaralar'da şiirsel bir anlatımla Yunan tarihini ve savaş yıllarını irdeledi. Angelopulos bu filmlerde insan ilişkilerini olağanüstü bir duyarlılıkla işlemeyi başardı.                                                                                                              



  Almanya 
    II. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'nı uğradığı yenilgi ve daha önce Naziler'ce sinemaya uygulanan baskılar yüzünden bu ülkede uzun bir süre sinema önemli bir varlık gösteremedi. 1960'larda Genç Alman Sineması adı altında federal hükümetten ödenek alan bağımsız bir yapım ve dağıtım kuruluşu kuruldu. Alman sinemasının önde gelen adları savaş yıllarını ya da savaş sonrası toplumu konu alan Maria Braun'un Evliliği Lola ve Veronika Voss'un Tutkusu gibi filmleriyle Rainer Werner Fassbinder Berlin Üzerindeki Gökyüzü ile Wim Wenders ve Stroszek gibi doğal ve cana yakın bir mizah içeren filmleriyle Werner Herzog'dur. Volker Schlöndorff ile Alexander Kluge Fransız Yeni Dalga Akımı'ndan büyük ölçüde etkilendiler. Devletin sinema sanayisine destek olması kadın yönetmenleri ve azınlıkları da yüreklendirdi. Devrim mücadelesinin önde gelen kadınlarından Rosa Luxenmburg'un yaşamını kadın yönetmen Margarethe von Trotta sinemaya uyarladı.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder